4.7.10

Mutluluk

Evden dışarı çıktığımda güneş batmak üzereydi.Kafam 5 dakika önce boşalmıştı..rahattım.Şimdiyse düşünüyorum.Yıllardır O’na niye katlandığımı hala anlayamıyorum..Hayatımı çekilmez hale getirmişti ama sonunda başardım işte,çıkardım O’nu hayatımdan.
Bana sürekli ‘Mutlu olmayı ne zaman öğreneceksin?! Neden bu kadar doyumsuzsun?!’ şeklinde sitem etmesinden yorulmuştum.Belki haklıydı ama beni mutlu etmek için uzun zamandır çaba göstermediği de aşikardı.
Başlarda huzuru onda bulacağıma o kadar inanmıştım ki..hayal kırıklığımın bir sebebi de bu olsa gerek.Hep en iyisini yaptığını iddia eden ama işten döndüğünde yüzünüze bile gülmeyen bir adamla aynı evde yaşadığınızı hayal etsenize..o bile çok zor inanın.İşte bugün de böyle başladı herşey.İçeri girer girmez ne kadar berbat bir gün geçirdiğinden,patronunun ne kadar çekilmez biri olduğundan dem vurmaya başladı.Oysa ki ben daha sabah hasta dayımın ölüm haberini almıştım..tabi nerden bilsin değil mi,adam hatrımı bile sormuyordu.Bir süre devam etmesine izin verdim,bağırdı,çağırdı hatta küfür etti.En sonunda dayanamayıp ‘SUS!’ dedim,’SUS BE!’..Suratıma boş boş baktı.’Sürekli kendinden bahsedeceğine biraz da beni dinle artık! Bugün dayım öldü,kaybettik onu ama sen kendinle o kadar meşgulsün ki etrafında olup bitenleri göremeyecek kadar kör oldun! Yoruldum artık anlıyor musun? Son 6 aydır her gün böylesin,üzüntümün canı cehenneme sadece bir kez olsun bana günümün nasıl geçtiğini sorsan hiçbir şey bu kadar zor olmazdı! ’..Sanırım biraz üzülmüştü.Bunu farkettiğimde susma sırasının bana geldiğini düşüdüm.10 dakika kadar odanın çeşitli yerlerine,halının desenlerine bakıp durduk.En sonunda bir ses çıkarmayı başardım.’Özür dilerim,bu kadar bağırmak istememiştim.Sadece biraz huzura,mutluluğa ihtiyacım var beni anlıyor musun?’,evet dercesine başını salladı.Sonra ‘Haklısın ama ben de çok şey yaşıyorum sadece sana anlatmakta zorlandığım için bu hırçınlığım.Birşeyler oluyor M(evet ben M’yim) ama anlatamıyorum.Delirmek üzereyim..Ben seni aldatıyorum.’ Dediğinde suratımın aldığı ifadeyi tahmin etmişsinizdir.Evet,o deli gibi aşık olduğum adam,beni koca memeli bir sarışınla–muhtemelen- aldatıyordu.Neydi? Huzuru onda bulacaktım.Ya,ne demezsin..
Bir süre bağırıp çağırdım ve sonra sırf O’na aciz görünmemek için banyoya gidip hıçkıra hıçkıra ağladım.Her şey üstüste geldi derler ya,aynen öyle olmuştu sanki.Ancak kapıyı tıklattığında kendime gelmiştim.Gözlerimi hızlıca kurulayıp kapıyı açtım.Çoktan oturma odasına dönmüştü.Ben de gidip O’nun eşyalarını topladım(ne yani,evden giden ben olmayacaktım tabi ki?!).Dış kapıya valizi bıraktığımda seslendim ‘Kıyafetlerinin hepsi burda,kitaplarını da kendin topla,eve döndüğümde klozette bokunu bile görmek istemiyorum’ dedim.Ses çıkarmadı.Kapıyı çarptım ve sonrasını biliyorsunuz işte..
Mutlu olmak istiyorum deyip durdum bunca zaman ama fazla bağırdığımda beni kimsenin duymayacağını hesaba katmamıştım.Mutluluk siz peşinden koştukça uzaklaşan bir şey olmalıydı.Bu yüzden kapı gümbürdediğinde artık sürekli mutluluk,mutluluk diyerek onu dilimde kaybetmemeye karar verdim.
Bu gün benim için yeni bir başlangıç.Ben mutluluğun değil,mutluluk benim peşimden koşsun.O canına yandığımın herifi de koca memeli sarışınının peşinden..
P.S:uzun yazıları ben de eleştiriyorum ama bu bir hikaye olduğuna göre sorun yok :)
P.S2:sorry guys this is only in Turkish.

Hiç yorum yok: