15.12.13

Vaka-i Beyoncé!

Beyoncé,çoğumuzun hayatına Destiny’s Child’la girmiş ve o dönemde bile piyasada adıyla sıyrılıp “Ben buradayım” demişti.Hani bir zamanlar Star TV’de bir slogan döner dururdu “Star olunmaz ki star doğulur” diye…Nam-ı diğer Queen B’miz de şahsımın gördüğü yegane şey bu,o star olmak için doğmuş.
E demesi kolay…Star dediğin cesur olacak,inovatif olacak,zamana ayak uyduracak,paçasından kalite akıtacak falan filan.İşte Beyoncé de 13.12.2013 tarihinin ülkemiz semalarında sabah saatlerine tekabül eden bir vaktinde bırak promosyonu,dedikodusunun bile kulaklarımıza erişmediği bir albümle dinleyicilerine sürpriz yaptı ve “Cesaret benim göbek adım,ben piyasanın değil piyasa benim köpeğim olsun” diyerek(adeta!) self-titled albümünü yayınladı.

Kaçınılmaz olarak bu cesur hareketiyle öyle çok konuşuldu ki hakkında atılan tweet sayısı ilk 12 saatte 1.2 milyona ulaştı ki bu da dakikada 5300 tweet demek-miş.

Bey’in 5.albümü olma özelliğini taşıyan “Beyoncé” 14 şarkı ve 17 videodan oluşan bir “görsel albüm”.Albümle ilgili yaptığı açıklamada(bu açıklama da görsel,iTunes ve YouTube’dan izlemek mümkün) sürekli aynı şeyleri yapmaktan çok sıkıldığını ve fan kitlesiyle doğrudan iletişime geçmesinin de mümkün olduğunu fark edip albümü bu şekilde yayınlamaya karar verdiğini söylüyor.Yani Beyoncé hiçbir yorum süzgecinden geçmeden,iletmek istediği mesajı fanlarına elden ulaştırarak ilk yorumu herkesin kendisinin yapmasını istemiş.Bunca zaman bu albüm nasıl saklandı diyenler için de -cidden aklım almıyor ama- albümün çıktığı şirket olan SONY’de çalışmadan haberdar olan insan sayısı 1 elin parmaklarını geçmiyormuş.E ben miyim Beyoncé,sensin;sen yapmayacaksın da kim yapacak,GO GIRL!

Albümle ilgili brifinglere devam edersek,içinde bulunduğumuz dönemin -kibarca -“sağlam” adamlarının çoğunun elinin değdiğini görüyoruz.Pharrell Williams,Drake,Justin Timberlake,biricik kocişi hip-hop üstadı Jay-Z,hatta ve hatta kızı Blue Ivy bu isimler arasında.Videolardaysa Jonas Akerlund,Melina Matsoukas ve Terry Richardson gibi isimleri yönetmen koltuğunda görüyoruz.Albümün görsel olmasının sebebiyse Beyoncé’nin şarkıları “hikaye”leriyle sunmak istemesi…”Dinleyicinin şarkılarımı,yazarken kafamda canlananlarla,hikayeleriyle görmelerini istedim” diyor Queen B.

Beyoncé,yayınlanan tüm müzik işlerinin “single”dan öteye gidememesinden de şikayetçi.Yukarıda bahsettiğim videoda “Küçüklüğümüzde bir albüm alırdık tüm şarkıları dinlerdik artık dinleyici iPod’unda sevdiği şarkıları dinleyip,tüketiyor;gerisiye ilgilenmiyor” şeklinde bir açıklama yapmış ve bu sebepten mütevellit olsa gerek albümünü iTunes’da bütün olarak satışa sunmuş.Albümü satın alan kişi 14 şarkı,17 videoya tek seferde sahip olmuş oluyor anlayacağınız.”Öyle şey mi olur yahu” diyenler için albümün ilk 3 saatte 80.000 kopya sattığını söylemekte fayda var.Ki albümünün promosyonu için kendini bile harcayan Lady GaGa’nın son albümü “ARTPOP”ın ilk hafta raporundaki satış rakamı 258,000 kopyadır,diyeyim siz anlayın.

Albümden şimdilik hem video hem de parça olarak favorilerim şöyle:
·         Haunted
·         Blow
·         Partition
·         Mine (En büyük favorim,full videodaki Magritte göndermesine dikkat)
·         XO
·         ***Flawless
·         Blue
·         Ghost(sadece video)
·         Yoncé(sadece video)

Uzun lafın kısası Beyoncé yine yaptı yapacağını.Şahsen ben bu albümden bi dünya turnesi ve Türkiye ziyareti bekliyorum.Bizi şaşırtmayacağını düşündüğüm muhteşem bir görsel şovun tanığı olmak isteyenler kumbaraları yatağın altından çıkarıp para biriktirmeye başlasın derim.


21.10.13

Lady Gaga-Do What U Want(ft. R. Kelly)(Audio)

Lady Gaga'dan uzun zaman önce bi hayli soğumuştum.evet kendisi Madonna kadar cesur aynı zamanda da tüm müzik piyasasasını yönlendirecek kadar özgün biriydi başlarda.belki hala öyle.ama şu bi ara ilgi gösterdiğimiz "aşırılığın" kabak tadı verdiği de su götürmez bi gerçek.
güzelim burası insanlarla bezeli bir gezegen "ben weirdo'yum holley" yaklaşımını bi cebimize sokalım artık.Die Antwoord değilsek,bize gelişi böyle değilse bu işin,zorlamanın alemi yok.
işte böyle düşüne düşüne itildim Gaga ablamızdan.velhasılkelam müziğinden de eskisi kadar zevk almamaya başla-mış-tım ki...
"Do What U Want" yayınlanana kadar.gerçekten uzun zaman sonra Gaga'dan -gönül rahatlığıyla söylüyorum- ilk dinlemede tatmin edecek güzellikte bir parça geldi.albümün ilk single'ı "Applause"a çok bayıldığımı söyleyemiycem açıkçası.hemen akabinde gelen klasik Lady Gaga tavrı "attention whore" halleriyle single promosyonu yapmak falan da bu parça hakkında da önyargı oluşturmuştu bende ama sözün bittiği yerdeyiz(şaka şaka).ya her neyse uzun lafın kısası dinleyin,baya nays.

3.10.13

Rihanna-Pour It Up(Video)

Rihanna ve "Unapologetic" hakkında herkes fikir sahibidir az çok o yüzden fazla uzatmadan lafa giricem.
bi kere Rihanna'nın gözümde Miley Cyrus cheesy'liğine ulaşmasından cidden hiç hoşlanmadım.yani sen koskoca Rihanna'sın ama tutup "sex sells" mantığıyla piyasada yer arıyosun.bu mudur...bence kesinlikle Rihanna kendi başarısının farkında değil.bunları bırak çömez Miley yapsın anacım,sen götü başı açmasan da müziğin dinlenicek çünkü,hadise yaratmanın alemi yok.
biraz sert dalmış olabilirim ama bu fazla çıplaklık bana seksi değil komik geliyor.klipte sanki hayali biriyle seks yapar gibi her hareketin gözümüze sokulmasından kusura bakılmıycaksa ben hoşlanmadım.daha farklı hayal etmiştim.yine de şarkıyı seviyorum,Rihanna'yı seviyorum.umarım daha fazla cozutmaz.

2.10.13

Britney Spears-Work Bitch(Video)

biz onun dönüşünü(?) beklmekten bıktık,Britney Spears sürekli sahalara dönmekten(?) bıkmadı.
her neyse yine bir single'la yakaladık Brit'i."Work Bitch" bana kalırsa epey başarılı bir dans parçası,üstelik Britney tarzına da cuk diye oturmuş.en yakın zamanda club'larda her gece 3 posta duyulur diyorum ben.
her neyse bugün de şarkının klibi yayınlandı.bol s&m'li,fantezili bir klip yapmış kendisi.yer yer Demet Akalın kliplerine benzetsem de fena sayılmaz.izleyin,siz karar verin.

27.9.13

A$AP Rocky-Fashion Killa(Video)

A$AP Rocky,"Long.Live.A$AP." albümünün yeni klibini "Fashion Killa"ya çekti.klipte geçen sene Diamonds World Tour'un Amerika ayağında eşlik ettiği Rihanna'yla high brand mağazalarda gezen,alışveriş yapan A$AP;çok sevdiğim ingiliz sokak sanatçısı ya da -vandalı mı demeliyim?- Kidult'a da gönderme yapmış.hatta gönderme değil videonun sonunda direk kendisinin Marc Jacobs mağazasına yaptığı sanatsal saldırıyı koymuş.Kidult'ı kıskanmasam şuraya kendisiyle ilgili içinde yüzdüğüm bilgi deryasını akıtıcam ama yok kardeş,henüz 3 yaşında bir kardeşim var Kidult'ı ondan bile kıskanıyorum.bilmesin kimse.
neyse klipteki ikili kendini izletiyor,şarkıyı da sevdim.başarılı.

24.9.13

Miley Cyrus for Rolling Stone

Miley Cyrus,Rolling Stone'a kapak oldu,epey cüretkar pozlarıyla tabi ki! ne sandınız...





röportajda hayatı,değişimi ve daha birçok konuyla ilgili itiraflarda bulunan Miley röportaj için bir de anormal bi aktiviteye girişmiş.röportaj esnasında eğlenceli bi şey yapmak istediğini belirten kızımız "laser tag oynayalım dedim vazgeçtim,bowling için de fazla gencim geriye bi tek dövme yaptırmak kalmıştı" diyerek bir ayağının altına "Rolling" öbürüneyse "$tone" yazdırarak röportajı unutulmaz kılmış kendince.ve tüm bu dövme deneyimini de baya diyalog diyalog işlemişler dergiye.5-6 sayfalık şeyi okumaya üşenmiyorum diyenler buraya buyursun.
bu kızı kurtarın abilerim,holivud harcadı kızı USA partylerinde kokocu oldu,alın bunu :(

Mike Will Made It-23(ft. Miley Cyrus & Wiz Khalifa & Juicy J)(Video)

Miley Cyrus'ın yeni tarzını beğenmiş-tim ta ki ar damarı çatlayıp(?! jfdhkfd) yeri göğü yalamaya başlayana kadar...
bu kız napıyo cidden henüz kimse cevap veremedi.nişanlısıyla mutsuz ilişkisinin ve ayrılığının onu bu hareketlere(?) ittiği söylentileri var -ki ben bunu aşırı komik buluyorum-,bilemeyiz.esas merak ettiğim babasının durumu,adamcağız o uzun saçlarını deli gönlüne bağlasa çözülmez şu saatten sonra,ah Billy ah...
her neyse efenim,tüm sapık hareketlerini bi kenara koyarsak o sümük Miley gitti yerine femme fatale ve bir hayli stylish bi hatun geldi,iyi oldu,bunu yadsıyamayız.
son videosu "Wrecking Ball"un tartışmalar sebebiyle gerçekleştiğini düşündüğüm rekorundan sonra,kendisinin eşlik ettiği ve epeydir geri sayımı yapılan Mike Will Made It'in single'ı "23"ün videosu yayınlandı.bilmeyenler için şarkı genel olarak Air Jordan'lar ve içinde Wiz'in bulunduğu her şeyde olduğu gibi "eğlencesine" uyuşturucu kullanmak üzerine.
şaşırtan ufak bir ayrıntı verelim;Miley "23"te rap yapıyor.
neyse bu iş çok uzadı,buyrun video,keyifle izleyin.

23.9.13

Ciara-Overdose(Single)

Ciara,kendi adını taşıyan son albümünün 3.single'ı olarak "Overdose"u seçti.albümü dinlediğim ilk andan itibaren loop'a alıp çevir allah çevir dinlediğim ve çok sevdiğim bi şarkı olduğundan bu seçim beni epey sevindirdi.klibini de dört gözle bekliyorum.
keyifli dinlemeler.


Zedd-Stay The Night(ft.Hayley Williams)(Video)

"Stay The Night",ünlü prodüktör Zedd'in 24 Eylül'de piyasaya süreceği albümü Clarity:The Deluxe Edition'dan bir parça.kendisine çok sevdiğim Paramore'un solisti Hayley eşlik ediyor.ben şarkıyı epey başarılı buldum ama tadı damakta kalıyor biraz.daha uzun olsa daha keyifli olabilirdi.bu arada şarkının girişinde Hayley'in vokali epey vurucu.zaten Zedd'in de fikri bu yönde olsa gerek,kendisi verdiği bir demeçte "Hayley şarkının zor kısmını başardı ben sadece piyano çaldım" diyerek mütevazılık yapmış.
velhasıl kelam başarılı bir çalışma,dinlemeden geçmeyin derim.

18.9.13

Rock'n Coke(Büyük Serzeniş)

merabalar,size şöyle bi bi hafta falan önce bahsettiğim Rock'n Coke toplu kritiği tam olarak önünüzde bulunmakta.yazarımız bu sefer Justin Bieber konserini yazışından da anlayacağınız üzere objektifliğine yoğun güvendiğim adam Doğacan Akören...kendisi 2.kez aramızda.lafı daha fazla uzatmadan sazı Doğacan'ın eline veriyorum,yardır aslan!

merhaba, tekrardan ben. bu benim burada ikinci yazım oluyor, hatice sağolsun. sanırım, bu blog'un kadrolusu olacağım (ssk+yol isterim yıh yıh yıh)
 başlık bulmakta her zaman zorlandığım için bir başlık koyamadım, onu blog sahibine bırakıyorum. içinde  "ızdırap"  ve "festival" bulunan bir başlık atsın yeter.
 yazı organizasyon ve konserler diye iki başlık altında gidecek, o yüzden "bu adam konser dışında ne çok dırdır etti." olmasın, bozuşuruz.

ORGANİZASYON ve FESTİVAL ORTAMI
 nereden başlasam bilemiyorum. tamam showhow grubunun ilk büyük ölçekte etkinliği olabilir ama böyle büyük bir festival alıyorsan da lütfen bu kadar amatör olma. orada insanlar grupların hatrına durmasa, ana sahneyi başınıza geçirirlerdi. ulaşımından, tuvaletine genel olarak hayati fonksiyonları devam ettirmemizi engellemek adına ellerinden gelenleri yapmışlar, bu yüzden ayrıca bir teşekkürü hak ediyorlar.
ulaşım konusunda, dönüş dışında bir sıkıntı yaşamadık. metrobüs ile beylikdüzü oradan bir gün taksi bir gün de organizasyon otobüsü ile rahatça gittik. dönüşte ise sağolsunlar konserlerden yarım saat sonra servis bitirme hamlesi ile, survivor tadında maceralar yaşadık. dönüşte zaten organizasyon otobüsleri yalan olduğu için korsan servislerle, çorumlu oturuşu yaparak yolculuk ettik (gerçi ben hemen uyum sağladım, bir ara baya okul servisi tarzı bir servisin yerinde yarım saat uyudum.)
yemek konusu ise, ya insanların kafası basmadı ya da ben fazla içgüdülerime güvendim çünkü hiçbir zaman sırada beklemeyip istediğim şeyi istediğim şekilde yedim ve içtim. fakat burada da gece bütün pos makineleri patladı ve insanlar yağmaladı oraları. ertesi güne yetecek kadar yemek aldılar. burada da şuna değinmek istiyorum, zaten senin getirdiğin şebeke milletin telefonunu kaldırmazken bir de pos makineleri ile ekstra yük olunca, telefon ve pos makineleri tuğla niyetine kullanılmaya başlandı. yıl 2013, hala festivale gittiğin zaman internet çalışmıyor, bazen telefonun temel işlevleri bile çalışmıyor. ne yapalım dumanla mı haberleşelim?
tuvaletler için ayrı bir sayfa yazmam gerekiyor, sadece hayatımda bu kadar kötü bir şey görmedim. erkek olarak pisuvarda fazla muhatap olmadan işimi hallettim fakat tuvaleti kullanmak zorunda kalanları 5 dakika kendilerine getiremedik.
bunun dışında iyi olarak sahneler çok güzel kurulmuştu. milletin kafasını izlemeden rahatça istediğin yerde istediğini izleyebiliyordun. fakat bunun da tek olumsuz yani, bazen müzikler biribirini taciz ediyor, bazen çılgınlar gibi karışıyordu. bunun dışında sahne kurumlarının hepsini çok beğendim.
 peki şimdi aklınıza bir soru geliyordur "ne çok sızlandı hiç mi güzel bir şey yoktu?" diye. goa silent disco party ve coca-cola vending machine...
goa silent disco party, bence festivalin en zevkli, en güzel organizasyonundan biriydi. kısaca anlatmak gerekirse, adı üstünde, sessiz bir disco. kulaklığını takıyorsunuz ve platformda çılgınlar gibi dans ediyorsunuz. ne dışarıdan bir ses sizi rahatsız ediyor ne başka bir şey, kendi dalganıza bakıyorsunuz kısaca. dj'in güzel bir playlist'i eklenince iyice kaymaklı ekmek kadayıfı oldu. bunun yüzünden 2-3 tane grup kaçırdım ve geceye çok yorgun girdim. peki değdi mi? her saniyesi. ek not olarak: bu bazı gece kulüplerinde bayadır yapılıyor, özellikle gece 12'den sonra, bulursanız tereddüt etmeden dalın, pişman olmayacaksınız.
vending machine ne ola ki? para atıp kola almak mı eğlendirdi, bu kadar beklentiyi düşürdün eki eki." dediğinizi duyar gibiyim. vending machine'in olayı, ortasında bir tuş var, buna bastığınız zaman size bir görev veriyor, bu görevi tamamlarsanız da sürpriz bir ödül alıyorsunuz (ben bütün gün şapka diye ağlamıştım, bana şapka vermişti, hayatımın en güzel hediyesiydi resmen.). bu görevlerler ise psy dansı yapmaktan (öyle demeyin, orada çok eğlenceli oluyor.), klip canlandırmaya oradan da playback yapmaya kadar gidiyor. festivalin en zevkli ikinci organizasyonunu da bu seçiyorum.
 bunun yanında başka standlardan da bedava bir dünya şey ile eve döndüm. iksv standından, bu sene bienal'in ana teması "anne ben barbar mıyım?" tshirt, mudo'dan 562614 tane çanta ve bir tane beyaz t shirt. kent yani "future is now" standından güneş paneli ile çalışan şarj aleti, liste böyle uzar gider... bu sene şirketler güzel çalışmış belli, fazla sıkmadan kasmadan her şeyi dağttılar.
bunların dışında şarj makinesinin azlığı, bir ara çadırların orada muhtarın emriyle (evet, orada bir muhtarlık kurulmuştu.) kesilmesi gibi problemler de vardı fakat bunları yaşamadığım için bir yorumda bulunamayacağım.
   KONSERLER
her şeyden önce, şu eleştri ile başlamak istiyorum. bu kadar saçma bir kadro planlaması yapılamazdı. hala selah sue ve ellie goulding'i kaçırdığım için üzülüyorum. 7 eylül kadrosu çok zayıfken, 8 eylül kadrosu çok saçmasapan güçlüydü, böyle olunca kafadan çok grup kaçırdık. birazını 7 eylül'e kaydırsalardı, çok iyi olurdu ki alternatif sahnelerdeki çoğu grup ana sahnede çıksa çok daha zevk verirdi zaten.
7 Eylül, dediğim gibi benim için zayıf bir kadrodan oluştuğu için genelde bedava şeyler kovalamaya harcadım.
Ana sahnede Büyük Ev Ablukada ile açılış yaptık. Ben fazla haz etmediğim ve her zaman akustik yaptıkları için fazla  takip etmeden, koşarak parti arena'daki little boots konserie gittim. Little boots'tan biraz bahsetmek gerekirse, youtube şöhreti bir electro-pop grubu. Çok eğlenceli bir grup, kendilerini eğlendirirken, bizleri de eğlendirmeyi ihmal etmediler. Fakat günün ilk konseri olması ve fazla kişice bilinmemesi nedeniyle biraz fazla boştu, bu da eğlenmeyi zor kıldı. performansları çok iyiydi, çılgınlar gibi dans ettim.
manga konserine gitmedim, malum maNga, gidenler de pek memnun değildi fakat zero sahnesinde ayyuka harika işler çıkardı. bu adamlar zero sahnesini hak etmiyor.
editors, duman ve hurts'u fazla izlemek gelmedi içimden. beni çok fazla saran gruplar değiller. gerçi hurts'u, portecho çıkışı biraz dinleme şansı buldum. theo hutchcraft yeni dave gahan olma yolunda emin adımlarla gidiyor (kötü olarak söylemedim.), hareketleri, şarkı söyleyişi, her şeyiyle müthiş bir adam. eğer depeche mode tarzı synth-pop'tan hoşlanıyorsanız hurts kaçırmayacağız bir grup.

arctic monkeys, blog'da zaten bahsedildi o yüzden ben yazmıyorum buraya. ama reebok spor ayakkabılı, sheffield'ı alex döver bence bu halini. söyleyeceklerim bu kadar.
ve enerjimin son damlalarını harcadığım la roux. la roux konseri enfesti, tek kelime muhteşemdi, eve dönmek için ayırdığım  son enerjimi burada çılgınlar gibi dans ederek harcadım. albümündeki bütün şarkıları çaldılar (i'm not your toy, quicksand, colourless color...) ve bise "bulletproof" ile çıktılar. orada zaten topluluğun eğlencesi pik yaptı ve herkes çılgınlar gibi dans etti. doyamadık la roux'a, bir daha gelsinler.
8 Eylül ise benim için müthiş bir gündü. fakat dediğim gibi kadroyu ayarlayamamaları sonucu 1-2 tane iyi grubu kaçırdım. 14.30'da ana sahnede rebel moves ile başladık. bandare'yi dinledikten sonra, sıkılıp yemek yiyelim dedik. iyi ki demişiz, çünkü zero sahnesinde skindred çıkıyormuş. daft punk'ın adidas için hazırladığı bir imperial march remix'i vardı, sahneye öyle çıktılar. iyi ki öyle çıkmışlar, kalmamız için çok büyük bir etken yaratmış oldular böylece. abi ben hayatımda böyle çılgın eğlendiren bir grup olarak prodigy'i biliyordum ama adamlar aşmış. her telden şey çaldılar, pop, nu-metal oradan dubstep, aklınıza ne geliyorsa vardı. bunun yanında t-shirtleri çıkartıp helikopter yaptırmak, devil horn yaptırıp sert bir şey beklerken thrift shop çalıp, bizi dans ettirmeler, çömeltip zıplatmalar... aklınıza eğlenceli ne geliyorsa yaptırtılar ve çok eğlendik. bütün enerjiyi orada harcadık.
biraz fast forward yapayım. oi va voi ve yasemin mori çok güzeldi. her ikisi de sahneye çok hakimlerdi ve sesleriyle bizleri büyülediler. hatta teoman'a gitmediğim için acaba? diye soru işaretlerimi yasemin mori bir çırpıda sildirdi. bunun yanında klaxons'ı da jamiroquai çıkana kadar izleme şansım oldu. çok çok iyilerdi, onlar coştukça biz coştuk, bizim coşmamızı görünce onlar daha çok coştu, onu görünce biz daha da coştuk. böyle bir şeydi.
  ve günün beklenen 2. grubu jamiroquai sahneye çıktı. jamiroquai'in setlist aşağı yukarı şöyle bir şeydi: 

bu adamlar oynatmayı biliyor ve kendinizden geçiyorsunuz. her ne kadar 2011'deki kuruçeşme konserinden geride kalan bir setlist ile çıksalar da deli gibi eğlendik, dansımızı ettik. dediğim gibi setlist dezavantajı ve bazı şarkıların fazla uzatılması, havayı biraz kırsa da eğlencemizi çok etkilemedi. jay kay klasik tüylü şapkasını getirseydi, daha da eğlenirdik belki :D

 ve benim için bütün festivalin en çok bekleneni prodigy sahneye çıktı. anlatmadan önce bir setlist'i paylaşayım :
  1. (Dubstep)
  2. (Edit)
  3. Encore:
bu adamlar çok çok ayrı. dediğim gibi dünyanın eğlendirmeyi bilen en iyi grubu olabilirler. gönül isterdi ki fotoğraflar, videolar çekeyim sizle de paylaşayım ama o sırada parendalar atıp, etrafa tekmeler atıyordum (hatta bir tanesi arkadaşımın koluna geldi.). gene buradaki tek sıkıntı da playlist'in 2009'un gerisinde kalmış olmasaydı, düşünün artık ona rağmen müthiş bir performanstı. smack my bitch up'ta çömelip zıpladık, yeri geldi çemberde pogo yaptık. gerçi burada tek eleştrim seyicilere; her ne kadar güzel bir performans gösterdilerse de bazen anlama sorunları yaşadılar. artık fazla haptan mı yorgunlaktan mı onu bilemeiyorum ama Maxim Reality'inin verdiği talimatalara pek uymadılar, öyle olunca kopukluk yaşandı biraz. ama genel olarak sahne ve seyirci etkileşimi çok güzeldi. deliler gibi dansımızı ettik ve yeni  bir seneye kendimizi yenileyerek girdik.
kapanış olarak, aylin aslım'dan biraz bahsetmek istiyorum. duyduk ki atar yapmış, sabah çıktığı için. ilk önce o ego'yu biraz törpülemek lazım, insanlar hala yaptığın son şarkı olarak "ben kalender meşrebimi" biliyor. ikinci olarak da senin sabah çıkman tuhaf değil, duman ve teoman'ın akşam çıkması tuhaf. o yüzden böyle şeylere fazla kafayı takma.  
sonuç olarak, verilen paraya değecek bir şey izledik. her ne kadar aksaklıklar olsa da çok fazla keyif kaçırıcı olmaması gönül rahatlığı ile bu festivalin olduğunu söylememi sağlıyor.

12.9.13

Arctic Monkeys for Rock'n Coke

evveeeeeet,günlerden yine bir "konuk yazar" günü...efenim bendeniz yaşadığım birtakım talihsiz hadiseler sebebiyle Rock'n Coke adına ilk şansımı kaybettim ve etkinliğe birçok sevdiğim isim olmasına rağmen katılamadım.ama gördüğünüz üzere hizmette sınır tanımıyoruz,festivali ayağınıza getiriyoruz öhöm.
öncelikle festivalin en hip,en beklenen,en çok konuşulan ismi olan Arctic Monkeys'in konserini(ve diğer konserlere dair birkaç ufak ayrıntıyı) aşşşşşırı duygusal bir fan olan(yazıyı okuyunca hak vereceksiniz) sevgili Deniz Zileli'den dinliyciğiz.
ilerleyen günlerde de bir aksilik olmazsa tüm festivalin analizini yine bu sayfadan okuyabileceksiniz.
hadi bakalım sahne Deniz'in(alkışlar,gülüşmeler?):


Her şey bir okul günü başladı.İnternetten konser haberini aldığım an aklımdaki tek düşünce bu konsere gidemezsem üzüntüden öleceğimdi.Zira yaklaşık 6 senedir Arctic Monkeys şarkılarıyla yatıp kalkıp, Alex Turner’a karşı derin duygular beslemekteyim.Antalya’da yaşamamdan,hâlâ 12. Sınıf olmamdan ötürü annemler izin vermezse ‘alın size kapı gibi bilet,adios.’ diyebilmek için o günden itibaren para biriktirmeye başladım.Konser biletimi aldıktan sonra hızımı alamayıp sahne önü biletimi de alınca geriye sadece gün saymak kaldı.Sayılı gün çabuk geçer hesabı bir de baktım İstanbul’dayım.

Hezarfen Havaalanı özellikle karşıda oturanlar için resmen Türkiye’nin diğer ucu gibi geliyor.Kombine bilet aldığımız için cumartesi sabah 13.30 gibi yola çıktık fakat yoğunluğuyla insanın midesini bulandıran trafik yüzünden anca 17.00 gibi konser alanında olabildik.Arctic Monkeys’den önce içinde Hurts’ün de bulunduğu grupları dinledik.Arctic Monkeys sahne önü biletlerinin konserden 1 hafta önce tükenmesini de göz önünde bulundurarak Hurts’ün bitmesine 15 dakika kala sahne önüne gitmek üzere kalabalığı yararak çıktık.’Oley kimse yoktur şimdi,en önde oluruz’ ümidiyle koşa oynaya ilerlerken sahne önündeki yaklaşık 1.5-2 metrelik kuyruğu görünce hayal kırıklığına uğramadık değil.Yaklaşık 20 dakika beklemenin ardından sahne önüne alındık.O kalabalığa rağmen 3. Sırada yerimi aldım (aldım diyorum çünkü kötü bir arkadaş olduğum için arkadaşlarımı arka sıralarda bırakıp en öne kadar ilerledim.).


Yaklaşık 20 dakika da orada bekledik.Gitarların akorları,mikrofonların ayarları yapıldıktan sonra grubun az sonra sahneye çıkacağının haberini veren müzik çalmaya başladı.Ardından sahnede tam 6 senedir aşık olduğum,her hareketini yakından takip ettiğim,uğruna methiyeler dizdiğim Alex ve grubu belirdi. Alex ışığın altında parıltılar saçan YSL ceketi ve itinayla taranmış saçlarıyla gönlüme en derin yarayı açtı.Bu arada olur da beni televizyonda falan görürseniz diye çirkin bir ayrıntıyı da belirtmem gerek,sahneye çıktıkları an hüngür hüngür ağladım.

‘Do I Wanna Know’la başlayıp ‘Brainstorm’la devam ettikleri,yeni albümden ‘Why’d You Only Call Me When You’re High’la,muhtemelen duymadığınız ‘Arabella’yı söyledikleri konserin setlist’i şu şekildeydi:
1.     Do I Wanna Know? 
2.     Brianstorm 
3.     Dancing Shoes 
5.     Teddy Picker 
6.     Crying Lightning 
7.     Brick by Brick 
8.     Old Yellow Bricks 
9.     She's Thunderstorms 
10.   Arabella 
11.   Pretty Visitors 
13.   Do Me a Favour 
14.   Cornerstone 
15.   Suck It and See 
18.   R U Mine? 
19.   Encore:
20.   505

Arctic Monkeys’in sadece adını duyan insanların bile dayanamayıp dinlediği ‘Do I Wanna Know’ herkes tarafından çığlıklar atarak söylendi.Bu çoşkunun ardından İstanbul’u selamlayan Alex Turner,şarkılarına daha bir keyifle devam etti.Sık sık ritim tutmamızı,ellerimizi havalandırmamızı istedi.Yine ellerimizi bir o yana bir bu yana salladığımız sırada ön sıradaki beyleri ‘kalçaları da sallayın’ diyip,bunu bizzat uygulayacak kadar cesur olan Alex kalplerimizi bir kez daha fethetti.Glastonbury performanslarını izleyenlerin aşina olduğu,daima arka cebinde taşıdığı tarağıyla Wax’lı saçlarını taraması bu konserde de tekrarlandı.

‘Dancing Shoes’u söylemeden önce sevgi ölçümü yaparcasına ‘Ladies’ diye bağırması, ‘Are U Mine’dan önce ise ‘İstanbul,yes we are yours.’ demesiyle bizlere bir kez daha kalp krizi geçirten Alex,gece boyunca aşık olunası hareketlerine devam etti.Çok garibime giden bir ayrıntıyı belirtmek isterim,daima etrafa bön bakışlarla bakan Jamie Cook bu konserde hiç yerinde durmadı.Sürekli bizlere göz kırpan,gitarıyla oradan oraya koşuşturan bir Jamie vardı karşımızda.
Akustik olarak çaldıkları ‘Cornerstone’ ve ‘Do Me A Favour’ seyircilerle birlikte söylenildi. ‘Are U Mine’ı söyledikten sonra ufak el sallama hareketleriyle ‘biraz yalvarırsanız,geri döneriz’ mesajı veren grup sahneden ayrıldı.Diğer konserlerde olanın aksine uzun uğraşlarımız sonu geri dönmeyen grup,yeterince çığlık attığımıza ikna olmuş olacak ki yaklaşık 10 dakika sonra sahneye geri döndü. Eski şarkılardan biri olan ‘When The Sun Goes Down’ hep bir ağızdan söylenildikten sonra benim için yeri çok ayrı olan ‘505’ı da söyleyen grup selamını verip konseri sonlandırdı.Alex son hareket olarak Wax’lı tarağını en öne fırlatıp sahneden ayrıldı.
Böylece belki de hayatımın en güzel 2 saatini geçirdim.Sizlere şunu hiç çekinmeden söyleyebilirim,yıllar sonra Arctic Monkeys için yeni dönemin The Beatles’ı olarak söz edeceğiz.Gerek sahne performansıyla gerekse sempatik tavırlarıyla her yaştan insanın kalbinde ayrı bir yeri olan grup,uzun süreler boyunca akıllardan silinmeyecek.Olur da bir gün tekrar bu diyarlara gelirlerse konserlerini bir kez daha kaçırmak sizi çok üzer şimdiden söyleyeyim.
Yazımı sonlandırmadan önce RnC hakkında değinmek istediğim birkaç yer daha var müsaadenizle;
·         Arctic Monkeys’in yeni albümünün adı olup her konserinde arka planı süsleyen kocaman AM yazısı bu konserde yoktu.Bu arada konser alanına ‘AM var dediler,geldik.’ pankartıyla gelen birkaç arkadaş güvenlikçi ağabeylerden sıkı dayak yemiş diye duydum.
·         İngiltere’nin parlayan yıldızı Hurts harikaydı.Glastonbury’de izleyici sayısının azlığıyla şoka uğrayan Theo,burada tatmin olmuş olacak ki sahnede enfes bir performans sergiledi.Bu arada kendisi cool tavırlarıyla,puslu ses tonuyla,geriye doğru taranmış saçlarıyla herkesi kendine aşık etti.
·         Müziği bırakıp kısa bir süre sonra geri dönen Teoman,konserdeki performansıyla ‘Abi bu adam eskimez yaaa.’ dedirtti.Ana sahneyi dolduran topluluk tüm şarkılara bağırarak eşlik etti.
·         Festivalin en merakla beklediğim gruplarından biri olan Klaxons tek kelimeyle mükemmeldi. Sempatik tavırlarıyla kendini daha da sevdiren grubu mutlaka canlı olarak dinlemelisiniz.Benim için festivalin en iyilerindendi.
·         Ellie Goulding’te dans ettiğim kadar başka bir konserde dans etmedim sanırım.Ekibi çok sağlam.Konser bir ara Dubstep Party’ye döndü,muhtemelen herkes iç organlarının yarısını Party Arena sahnesinde bırakıp geri kalanını da The Prodigy’de dökmek için sakladı.
·         İstanbul’a kapağı atan Oi Va Voi’u ilk defa canlı izledim.Mutlaka dinlemeniz gereken gruplardan biri.Solistinin sesi,kemancısının mükemmelliği,basçısının ustalığı anlatılmaz yaşanır.
·         Jamiroquai da çok güzel dans ediliyor.Kesin bilgi.
·         The Prodigy’nin tarzını sevmiyorum. Onun için iyi ya da kötü diye yorum yapma hakkını kendimde bulmuyorum.Fakat sahneye çıktıkları sırada tüm konser ahalisi oradaydı,insanlara kafayı yedirttiler.Bu arada sizlere çağrım,pogo yaparken etrafınızdaki tıfılları da düşünün.Dayak yemiş kadar oldum.
·         Arkadaşlar tuvaletler diyeyim,siz beni mutlaka anlayacaksınızdır.
·         Otopark, alandaki rodeo’ya taş çıkartacak türdendi.Arabanın içinde sallanırken kusma noktasına geldik.
·         Son olarak Büyük Ev Ablukada’nın Bartu’su ve The Away Days’in Oğuzcan’ı dünya tatlısı insanlar. Arctic Monkeys boyunca çığlık atmama seslerini çıkarmayıp bana eşlik etmeleri gecenin en özel anlarındandı benim için.
Not: Arctic Monkeys’in baştan sona çekilmiş konser görüntüsünü bulamadım.Dream Tv’den kovalamak istemeyip benim amatörce çektiğim instagram videolarını izlemek isteyenler için; instagram.com/denizzileli
Belieber kızlarına taş çıkartacak üslubuma rağmen buraya kadar gelebildiyseniz,bana katlandığınız için teşekkür ederim.Bir başka Arctic Monkeys konserinde,RnC festivalinde görüşmek üzere.

                                                                                                                                                             Deniz.

11.8.13

Arctic Monkeys-Why'd You Only Call Me When You're High?(Video)

Arctic Monkeys'in "Türkiye'ye gelecekler mi" tartışmalarını resmi açıklamayla sona erdirdiği şu mübarek günlerde,9 Eylül'de yayınlanması planlanan yeni albümleri "AM"in 3.single'ı "Why'd You Only Call Me When You're High?"ı cillop gibi bir videoyla attı önümüze.
bana mı öyle geliyor yoksa Alex Turner günden güne seks bamblıkta ordinaryus mu oluyor? ziiiira videoda gözümü kendisinden bi saniye ayırmadım.Alexa kızımız derdine yansın.
genç kızlarımızın en büyük problemine parmak basan şarkımız mükemmel,klip ondan da mükemmel.
Rock'n Coke'ta sahne almalarından 2 gün sonra yayınlanacak bu önizlemesi muazzam albümü heyecanla bekliyorum.

AM tracklist:
1. “Do I Wanna Know?”
2. “R U Mine?”
3. “One for the Road”
4. “Arabella”
5. “I Want It All”
6. “No.1 Party Anthem”
7. “Mad Sounds”
8. “Fireside”
9. “Why’d You Only Call Me When You’re High?”
10. “Snap Out of It”
11. “Knee Socks”
12. “I Wanna Be Yours”

10.8.13

Kings Of Leon-Supersoaker(Video)

Kings Of Leon,Eylül sonu yayınlamayı planladıkları albümleri "Mechanical Bull"un ilk single'ı "Supersoaker"ı klipledi.lyric videosunun altında dönen "Kings Of Neon" geyiklerinden sonra beklentinin altında ışıltılı(!) bir video gelmiş "Supersoaker"a...
hafif retro,hafif pop-art esintileri eşliğinde Kings Of Leon dinlemenin tadı başka oluyor.şarkı da klip de benim nezdimde başarılı.
"Mechanical Bull" tracklisti videonun hemen altında.
"Supersoaker"la ilgili son karar da sizin.



1.Supersoaker
2.Rock City
3.Don't Matter
4.Beautiful War
5.Temple
6.Wait For Me
7.Family Tree
8.Comeback Story
9.Tonight
10.Coming Back Again
11.On The Chin

Katy Perry-Roar(Single-Trailers)

Katy Perry 22 Ekim'de çıkacak albümü "Prism"in ilk single'ı "Roar" için fanlarını heyecanlandırmayı tercih etmiş olacak ki,eski kliplerinde kullandığı mavi peruğunu yaktığı videoyla başlayan trailer'lar silsilesine gömdü kendilerini.
açıkçası bu trailer'lar beni heyecanlandırdı klip adına,şarkıyaysa şimdilik bayıldım diyemiycem.bunları Demi Lovato da yapıyor.derkeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen çok sevdiğim,baya baya çok sevdiğim Sara Bareilles'ın "Brave"i düşüyor aklıma SLAP! kendimle çelişiyorum zira şarkı direk "Brave".Sara Bareilles'ın yeri gönlümde bambaşka,o yaparsa olur diyip sıyrılıcam müsaadenizle.
hayırlısı diyor,12 Ağustos'u bekliyorum video için,trailer'lar aşağıda.




1.8.13

Natalia Kills-Saturday Night(Video)

goth-pop tarzını epey sevdiğim Natalia Kills,son single'ı "Saturday Night"ta kötü şartlarda,mutsuz bi ailede büyümenin verdiği acıyı vurucu bir videoyla anlatıyor.video,tipik bir hollywood filmini aratmayarak mutlu biçimde sona eriyor.klibin sonunda Natalia,rol icabı ebeveynleriyle kendi çocukluğundan gerçek bir videoyu izliyor.
üzücü ama güzel bir çalışma olmuş.
buyrunuz.

Nelly-Get Like Me(ft. Pharell Williams & Nicki Minaj)(Video)

Nelly,2000'li yıllarda hip-hop endüstrisinin sayılı isimlerinden biriydi ancak 2000'lerin sonuna doğru aktif olmayışının da etkisiyle düşüşe geçti,şimdilerdeyse küllerinden doğmaya çalışıyor.bunu yaparken arkasına aldığı isimlerse epey başarılı:Pharell ve Nicki.bu iki isim de günümüzün deyim yerindeyse en "popi"(!) isimlerinden.
şahsi fikrimi sorarsanız video da şarkı da gayet başarılı.ancak styling'i at çöpe gitsin.
Pharell çöp poşeti giyse kabulümüz evet ama hakkaten de çöp poşeti giymeseydi olurdu yani.şaka bi yana "Get Like Me"yi dinleseniz iyi edersiniz zira önümüzdeki günlerde sık sık duyacaksınız.

22.7.13

Kanye West-Black Skinhead(Video)


Kanye West ne yaparsa yapsın hafif kabulüm gibi.tamam "ne yaparsa yapsın" biraz abartı oldu biliyorum ama herife karşı ayrı bi sevgi besliyorum arkadaşlar yapcak bi şey yok...
her neyse.son albüm "Yeezus"ın ilk videosu "Black Skinhead" yayında ya da "BLKKK SKKKNHEAD" mi demeliydim...
yönetmenin Nick Knight olduğunu videodaki aşırı karanlık sahnelerden anlamak epey kolay.Nick Knight işlerini bilen bilir.

açıkçası videodaki ani patlamalar ve o Nick Knight stili beni epey sardı ama açık olmak gerekirse animasyon bir Kanye'dense gerçeğini tercih ederdim.videonun tüm süksesini sims karakteri izliyormuş hissi yaratarak çöp etmişler.bu da beni üzer.
uzun lafın kısası başarılı bir single tercihi,aşağı yukarı başarılı bi video.olmuş bu iş.
videoyu izlemek için tıklayın.

8.7.13

Jay-Z - Magna Carta Holy Grail(Album)

Jay-Z'nin Kanye'yle ortak çalışması "Watch The Throne"dan sonra 4 Temmuz'da gelen solo albümü "Magna Carta Holy Grail"den bahsetmek istiyorum biraz.
söz konusu Jay-Z olunca tüm dünyanın bu albümden söz etmesi kaçınılmaz oldu.ben de durmadım hemen  hem sizler için hem kendim için albümü dinlemeye başladım.albümde Timbaland,Pharell Williams gibi isimler prodüktörlüğü üstlenirken,şarkılarda Justin Timberlake,P.Diddy gibi isimlerin imzalarına rastlıyoruz.NY Daily News'tan Jim Farber'ın kritiğinde albüm için "Magna Carta Holy Grail" references Kurt Cobain's suicide, discusses Jay'z love-hate relationship with celebrity and talks about the continued legacy of the slave trade" 
(Read more)açıklamasına yer verdiğini görüyoruz.
albümün geneli için özel bi yorumum yok şarkılardan tek tek bahsetmek istiyorum.sıradan başlayalım.

  • Holy Grail(ft. Justin Timberlake)
albüme adını veren şarkı bi Justin Timberlake düeti.Jay-Z'nin JT'yle yakınlaşması Kanye'yle arasının açıldığına dair dedikodulara sebep olmuştu.albüme şöyle bir bakınca bu dedikodulara hak vermeden geçemiyor insan zira sıkı kankası(!) Kanye'yle en ufak bi iş birliği göremiyoruz.
onun dışında şarkı albümün bence en başarılı parçası.şarkıdaki twist yani ani değişim kulakta güzel bi tat bırakıyor.son olarak Kurt Cobain göndermesi de dikkatinizi çekmiş olmalı sayın dinleyici.
  • Picasso Baby
klasik bi Jay-Z şarkısı.fazla söze gerek yok.
  • Tom Ford
Jay-Z'nin Tom Ford hayranlığına "Suit & Tie" videosunda baştan ayağa Tom Ford giyişinden aşinayız.
şarkıda "I don't pop Molly / I rock Tom Ford" diyerek benim uyuşturucum Tom Ford giymek diyor Jay.ayrıca maaile(Blue Ivy dahil) Tom Ford giymeyi sevdiklerini de belirtmeden geçmeyelim.
şarkı ve şarkıdaki Beyoncé vokalini sevdim.
  • F*ckwithmeyouknowigotit(ft. Rick Ross)
  • Oceans(ft. Frank Ocean)
Frank Ocean varsa biz de varız der özet geçerim.
  • F.U.T.W.    
"don't be good my nigga,be great" diyerek girişten adamı vuruyor.açılımı merak edenler için "Fuck Up This World" efenim.şarkıyı girişi dışında pek başarılı bulmadım orası ayrı.
  • Somewhereinamerica
albümde sevdiğim parçalardan.şarkının sonundaki "somewhere in America,Miley Cyrus is still twerking" göndermesi de epey başarılı.hatırlayanlar olacaktır Miley "Party In The USA" şarkısında ABD'de olduğunu fark etmesini radyoda çalan Jay-Z şarkısına bağlamıştı.
  • Crown

  • Heaven
  • Versus
  • Part II(On The Run)(ft. Beyoncé)
albümdeki favorilerimden.Beyoncé'nin "4" albümündeki "Party"yi anımsattı.
  • Beach Is Better
  • BBC
Pharell prodüktörlüğünün eseri olduğu o kadar belli ki...hafif JT tınılarının sebebi de şarkıda kendisinin de parmağının olması.sevenleri dinlesinler.
  • Jay-Z Blue
şarkının Beyoncé'yle ortak yapımları Blue Ivy'den ve baba olmaktan bahsettiği epey aşikar.
  • La Familia
  • Nickels And Dimes
albümün kapanış parçası ve benim de başarılı bulduğum parçalardan.