5.5.13

Justin Bieber in Istanbul(Konser)

eveeeet önceki postta bahsettiğim Justin Bieber postu da pek sevgili konuk yazarımız Doğacan Akören'den geldi.müzik zevkine fazlasıyla güvendiğim Doğacan,sizin için JB konserini en ufak ayrıntısına kadar yazdı.üstelik samimi bir başlangıçla :P

ben de mi belieber oluyorum acaba? (şaka şaka)

Konserden 2 gün önce teyzem beni aradı ve "kuzenini götürecek biri lazım konsere, gelir misin?" diye sordu, ben de tabi bedava sirke baldan tatlıdır diyererek hemen atladım olaya. fazla bieber hayranı değilim, sadece son albümü ve girdiği (ya da sokulduğu mu demeliyim?) yolu çok beğendiğim için bu konsere hayır diyemezdim. zaten kendimi eleştirecek bir konumda kendimi görmüyorum çünkü onun ana tüketicisi ben değilim. neyse, artık konseri anlatmaya başlayabiliriz.

Konserin yapıldığı alana -itü stadyumu- varmak çok kolay oldu, kampüsün arka girişinde hiç trafik olmadığı için kolayca gittik. Girişte bilekliklerimizi aldık ve -gene şaşırtıcı şekilde- kolayca stadyuma girdik. burada ekstra bir şey eklemek istiyorum, haberlerde gösterdikleri gibi hunharca ağlayan küçük kız sayısı dalga geçilecek kadar fazla değildi hatta ben sadece konserde bir tane gördüm. insanlar keyifli keyifli konserin başlamasını bekliyordu, öyle başlarda toplu bir histeri krizi yoktu.

 9.30'da başlayan konsere 3-4 saat önce gittiğimiz için bekleme biraz sancılı geçti. Konserden önce,  şebek mi desem dj mi desem (dj demek istemiyorum çünkü önceden yapılan seti yedirdiler seyirciye) bilemediğim iki insan sahneye çıktı. Şarkı seçimleri "summer hits 2009" gibi olduğundan ve sürekli aynı şarkıları tekrar tekrar çaldıklarından (2 kere thrift shop, 2 kere call me maybe vs vs...) hem seyirciyi akşama hazırlayamadılar hem de zamanı geçiremediler. Bir şey çalmasalar da o zaman geçerdi gibime geliyor.

Saat 9.30'a yaklaştığı için veliler "bu çocukların yarın okulu var, uyuyacaklar, niye bu kadar geç oldu?" diye galeyana gelip yuhalamaya başladılar, tabi biraz tadımız kaçtı. E yani, biraz da konser kültürü olsun, en kötü bir bilene sor. "Sen hiç bilette yazan saatte konser başladığını gördün mü, Abidin?" Tabi bu biraz moralleri düşürdü, hatta konserin iptal olabileceği söylentileri falan çıkmaya başladı. Hatta bir abi "Sen hiç justin'i uçaktan inerken gördün mü? Kesin dublörünü getirdiler, bak şimdi konser iptal olacak." diyerek insanlar arasına nifak tohumları yerleştirdi. Ama tam bunu dedikten sonra geri sayım başladı...
  
Evet artık sadece konserin başlamasıyla aramızda 10 dakika kalmıştı, buna rağmen gene aynı abi saatin doğru olmadığı, bitişinde gene çıkmayacağını, kesin iptal olduğunu söyleyip nifak tıohumlarını yeşertmek istiyordu. 

 Geri sayım bitti ve believe turu için yapılan video ile konsere başladık. video bittikten sonra, justin'in bulunduğu platform yükseldi ve ortaya çıktı. Artık justin sahnedeydi. Yalan söylemiyorum, kaç tane konsere gittim, ben hayatımda bu kadar çıldıran bir kalabalık görmedim. Bu bağırmak, çığlık atmak değildi sadece, hedeflerine ulaşmış ve bunun sarhoşluğunu yaşayan insanlar gördüm. Çok Çok başka bir şeydi. beyaz bir ceket, beyaz şalvar kesim bir kot ve ceketin içinde beyaz bir atlet giydi, altın renkli eldivenlerini ve gözlüklerini de unutmamıştı. Üstünde durduğu platformdan sahnenin ucuna kadar yavaş adımlarla (sanki uzaydaymış gibi) yürüdü ve konser başladı.

   setlist aşağı yukarı şu şekildeydi;

  1. Encore:

All around the world, yorgun ve bıkkın bir seyirci için cidden doping etkisi yarattı. çok çok sağlam bir giriş oldu, kareografileri ayrıca çok sevdim. bir anda çılgınca çoşmaya başladık, ve konserin iyi geçeceği hakkında küçük bir ipucu verdi bize.

Setlist'te benim aşina olduğum çok şarkı yoktu. O yüzden 7-8 şarkıda anlamsız ağız oynatıp, biraz seksi dans hareketi yaptım.


eenie meenie ve somebody to love ile iyice climax'a ulaştık. zamanında gizli gizli dinleyip az çoşmadımç (eskiden bieber dinleyenleri taksim'de sallandırıyorlardı.) somebody to love'da kullanılan danslar, kliptekine çok benzediği için ayrıca bir mest oldum,belirtmeden geçemeyeceğim.



 never say never, o eski döneminin en sevdiğim şarkısıydı, onu duymak benim için ayrı bir mutluluk kaynağı oldu. 

 ondan sonra, efsane beauty and a beat çıktı. ben hayatımda bu kadar çoştuğum bir şarkı hatırlamıyorum (hatırlıyorum da işte heyecan yaptım, bozmayın.). çılgınlar gibi dans ettim, oraya buraya zıpladım. gerçekten canlı performansı da ayrı bir şahane olmuş

one less lonely girl'de konserin klasiği olan, bir kızı sahneye çıkardı ve onun için şarkı söylemeye başladı. burada insanların yarısının filmi koptu, "neden beni seçmedi? çıkın kız ölsün, saçı dökülsün, aids kapsın, verem olsun" bedduaları arasında bu şarkıyı da bitirdik.


believe'de justin piyanonun başına geçti, ve bir koro sahneye çıktı. şarkı daha çok gospel gibi yorumlanmıştı (orjinalini dinlemedim bilemeyeceğim ama nasıl.), müthiş sahne şovu, sahnedeki gene müthiş havai fişek gösterisi ile sahneden ayrıldı.

tabi biz artık climax'a ulaştığımız için çılgınlar gibi "justin, gel buraya allahsız, bir iki şarkı daha söyle!" diye bir 5 dakika tepindik, yeteri kadar tepindiğimizi görmüş olacak ki sahneye tekrar geldi. ve yeni döneminin (en azından benim için) milat taşı olan boyfriend'i söylemeye başladı. sahne gösterisi, dansçılar, ledler her şey muhteşemdi, artık iyice zevkten şarhoş gezmeye başladık. (bunu videoya çekmek istedim, ama o sırada hatice'ye dinletiyordum, hüzünlü oldu biraz.). 

 ve son şarkı, youtube'dan milyonlarca hit alan, çılgınlar gibi izlenen, onu dünyaya tanıtan şarkısı baby'di. artık bilinçsiz şekilde dans edip şarkıya eşlik ediyorduk, herkes justin'in şarkıyı söylemesine gerek kalmadan, hep bir ağızdan çılgınlar gibi şarkıyı söyledik ve bu muhteşem konseri müthiş bir keyifle noktaladık.


 evet güzel şeylerden sonra biraz da şikayet edeceğim, kusura bakmazsanız:

- her konser klasiği olan ulaşım sorunu had safhadaydı. sadece ben olsam bir şekilde yolumu bulurdum ama yanımda 12 yaşında kuzenim olunca öyle kafana göre bir şey yapamıyorsun bunun nedeniyle baya bir taksi bekledik, eve dönmek için. benim gibi bir dünya küçükle gelen insan da aynı şekildeydi.
-her şey şahaneydi ama justin biraz görev gibi yapıyordu her şeyi. konserdeki tek sıkıntım bu oldu. içinden gelmedi herhalde sahneye çıkmak.
-saheneye bir şeyler atıldı ve bu justin'in sahneden ayrılmasına neden oldu, "bir daha gelmeyeceğime" kadar gitti olay. sahneye bir şeyler atan da bilete 500 tl hatta 1000 tl'ye yakın para dökmüş olan insanlardı.
-başta söylediğim gibi, konsere hazırlama aşamasındaki dj'ler çok başarızdı. gerçi bütün konserlerin genel sorunu bu, önceden eğlendirecek adam sıkıntısı çekiyorlar.

son olarak, toparlamam gerekirse, konser beklediğimin çok üstünde geçti ve gerçekten keyif aldım. sevseniz de sevmeseniz de sahnede görünce her şey değişiyor, 19 yaşında birinin bu kadar olağanüstü performans göstermesi, göz ardı edilebilecek bir şey değil. söyletinlere bakılırsa belki de yakın zamanda bir daha gelecek, gelirse kaçırmayın derim, çok pişman olursunuz.

2 yorum:

zapara dedi ki...

ben aglayan, kendini yerden yere atan o kadar kiz gordum ki.. konser bitimindeki kizlarin justiiiinn diye bagirip deliler gibi kosmalarini saymiyorum bile, canimi zor kurtardim.

newyorkglazer dedi ki...

onlar da seviyolar be napsınlar :)